Dublin’de Beni Hayrete Düşüren İlk Şey

Yasir Baba
1 min readSep 1, 2020

Gezegenin başka bir köşeden bambaşka insanların yaşadığı bir bir alana gittiğiniz zaman muhakkak birçok farklı şey dikkatinizi çekebilir. Bunlar evlerin mimarileri, yollar, doğa şekilleri veya insanların belirgin bir davranışı olabilir.

Ben, Dublin’e indiğimde hava çoktan kararmıştı. Soğuk rüzgarlı, hafif yağmurlu bir kış akşamıydı.

Dublin’de gelmeden önce haliyle şehir hakkında fazlaca bilgi edinmiştim. Beni neyin bekleyeceğini üç aşağı beş yukarı biliyordum. Ama tabii insanın teorikte bildiğini pratikte görmesi çok farklı oluyor.

Dediğim gibi akşam üzeriydi. İlk akşam kalacağım yere gittikten sonra karnımı doyurmak için en yakın marketin yerini öğrenerek ufak bir alışveriş yapmaya çıktım.

Çok para harcamak gibi bir niyetim yoktu çünkü zaman havalimanında elimdeki son parayı Euro’ya çevirince cüzdanım 6 kat küçülmüştü.

Markete girdim, birkaç dolandım. Yiyebileceğim şeyler aradım. Ekmek, biraz çikolata, bir kilo kadar patates,birkaç donut, peynir, 1 kiloluk yoğurt ve şu an hatırlayamadığım birkaç ürün daha aldım. Kasaya yaklaşırken, Türkiye’de yaşadığım özellikle son 2 yıldır olduğu gibi kendi kendime söyleniyordum; 'Gereksiz şeyler aldın Yasir, çok para harcıyorsun Yasir' diye. Ta ki; kasiyer aldıklarım 8.50 Euro tuttuğunu söyleyene kadar.

Evet, market fiyatlarının uygun olduğunu söylemişlerdi ama daha birkaç gün önce Samsun’da bir kiloluk yoğurta 10 lira vermiştim. Şimdi yoğurt dahil 8.50 Euro tutunca aldıklarım hayrete düştüm.

Burada bir parantez açarak, olaya birim para üzerinde bakılmasını rica ediyorum ve parantezi kapatıyorum.

O market alışverişinden sonra inanın uzun zaman sonra bir marketten çıkınca cebimde kalanı kontrol etme gereği duymadığımı ve anlamsız bir pişmanlık hissetmediğimi hatırlıyorum.

Hayatımın yeni durağında yoğun olarak hissettiğim ilk duygu, patates, yoğurt ve ekmek gibi temel gıdaları alırken vicdan azabı hissetmemek oldu.

--

--